Ali Rıfat Bey

Ali Rıfat (Çağatay), 1867 yılında İstanbul’da doğdu. 1900 yılında Şam’da vefat eden Askerî Piyade Kaymakamlarından (Yarbay), Şam Mutasarrıfı Hasan Rıfat Bey’in oğludur. Ali Rıfat Bey’in dedesi, Manastır Askerî Kaymakamlarından Hurşid Bey ise “Macar Hurşid” lakabıyla tanınmış, Türkiye’ye sığınarak Müslüman olmuş bir Leh idi. Bektaşî bir aile geleneğinden gelen ve dört erkek kardeşin en büyüğü olan Ali Rıfat Bey’in kardeşleri sırasıyla Çanakkale milletvekilliğinde bulunan, bestekârlıkla birlikte şâirliği de olan,şair Oktay Rıfat’ın babası Sâmih Rıfat Bey (1874-3 Aralık 1932); Ankara’da Maarif Vekaleti’nde memurluk yapmış olan Muzaffer Bey ve Milli Mücadele’de milis Paşası olan, yakın tarihimizi aydınlatan ve antimasonik yayınları ile tanınan yazar Cevad Rıfat Atilhan (1892- 4 Şubat 1967)’dır. Kadıköy’de Saint Joseph’de öğrenim gören Ali Rıfat Bey, babasının karşı çıkmasına rağmen, küçük yaştamûsıkîye merak saldı, kemençe ve ud çalmayı öğrendi. Sesi de güzel olan bu genç yetenek, ud’daki maharetinden dolayı “Ûdî Rıfat Bey” olarak şöhret kazandı. Kadıköy Şark Mûsıkî Cemiyeti’ni kurdu ve burada yöneticilik yaptı. Bir ara Avrupa’ya giden Ali Rıfat Bey, Paris’te Batı mûsıkîsini yakından tanıma fırsatını buldu. Fransa’nın Nice şehrinde Mehmed Âkif’le müşterek dostları olan Said ve Abbas Halim Paşaların kız kardeşi ve kendisinin ikinci eşi Prenses Zehra Hanım’ı kaybedince tekrar ülkesine döndü. Bu sefer Kadıköy’deki eski cemiyetin yerine Türk Mûsıkî Ocağı’nı kurdu. Burada ve Üsküdar Mûsıkî Cemiyeti’nde birçok talebe yetiştirdi. Kemanî Enise Can, Piyanist Fulya Akaydın, Tanburî Fâize Ergin, Violonist Muhiddin Bestekâr ve Söz Sanatçısı Münir Nureddin Selçuk onun mektebinde yetişen meşhur isimlerdendir. 1934 yılında soyadı kanunun çıkması üzerine Ali Rıfat Bey, kardeşinin Çağatay lugatı üzerine çok çalışmalarından esinlenerek ve ona bir hürmet nişânesi olarak “Çağatay” soyadını aldı. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ve Dârülbedâyi Mûsıkî Hey’eti’nde de görev yapan Ali Rıfat Bey, son olarak Dârülelhân (İstanbul Konservatuarı) Tasnif ve Tespit Hey’eti’nde ölümüne kadar 6 yıl çalıştı.

Çağatay, Türk mûsıkîsine Batı tekniğini tatbik etmek istiyordu. Batı sazlarını (violonsel, piano, flüt, kontrbas vb.) da katarak Türk mûsıkîsi konserleri verdi. Bu doğrultuda Türk mûsikîsindeki bazı eserleri çoksesli hale getirmeye çalıştı. Klasik mûsıkîmizin devamıyla beraber, “zamana göre mûsıkî” anlayışını benimseyen Çağatay, bu görüşlerini 1922 yılında Dergâh mecmuasında Süleyman Cevad’a verdiği mülâkatta dile getirdi. İyi bir bestekâr olan Ali Rıfat Bey’in medhalleri, saz semâîleri, şarkıları; dikleş-hâverân, nihâvend, rast ve sûz-ı dil fasılları vardır. Mûsıkî üzerine çok kıymetli makaleleri de olan Ali Rıfat Çağatay’ın Dârülbedâyi’deki Mûsıkî Tedrisâtı Hakkında ve Fenn-i Mûsıkî Nazariyâtı adlı kitapları bulunmaktadır. Ali Rıfat Bey, Mehmed Âkif’in Köse İmamı’nı bir perdelik operet halinde bestelemiş, ayrıca Safahat Şairi’nin Bülbül ve Ordunun Duası şiirlerine de beste yapmıştır. 1923 yılında bestelerini yaptığı Mehmed Âkif’in Bülbül ve Süleyman Nazif’in Dâüssılâ şiirlerinden oluşan repertuarla Kadıköyü’nde Hale Sineması’nın üstündeki Şark Mûsıkî Cemiyeti’nde davetlilere bir konser vermiştir. (Söz konusu bestelerin de aralarında bulunduğu CD formatı için bkz. Mehmet Gültekin, Bestelenen Şiirleriyle Mehmed Âkif, İBB Kültür Yayınları, İstanbul)

İyi bir araştırmacı ve koleksiyoncu olan Ali Rıfat Çağatay, eski sanatkârlardan pek çok eseri notaya almış, buna Said Halim Paşa koleksiyonunu da katarak büyük bir koleksiyon yapmıştır. Mûsıki sanatımızda kurucu, öğretici ve yönetici olarak büyük emeği geçen Ali Rıfat Bey, aynı zamanda İstiklal Marşı’nın ilk bestekârdır. Buna rağmen, devrin şartları gereği İstiklal Marşımızın semt ve şehirlere farklılık arz edecek şekilde farklı besteleri çalınıp söylenmiştir. Ali Rıfat Bey’in “İstiklal Marşı” bestesi, altı sene süreyle ve daha çok Kadıköy ve havalisinde Millî Marş olarak çalınıp söylenmiştir.

3 Mart 1935 yılında 68 yaşında iken vefat eden Ali Rıfat Bey, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir. Prenses Zehra Hanım’dan sonra 1923’te Nimet Hanım’la (ölm. 1968) evlenen Ali Rıfat Çağatay’ın ilk eşinden Vecdi, Cafer adında oğulları ve ikinci eşi Prenses Zehra Hanım’ın ilk eşi Nedim Bey’den olan Haydar adında bir oğlu olmuştur.

Scroll to Top